top of page
Arem Avrupa Rehabilitasyon - Asperger Sendromu

Asperger Sendromu

1994’te Hans Asperger, Leo Kanner’ın otizm ile ilgili çalışmalarından haberi olmaksızın bir grup sosyal ve davranışsal gariplikleri olan ancak entelektüel becerileri uygun düzeyde olan çocukların tanımlanmasında otistik psikopati terimini kullanmıştır. Bu gün Asperger’in kendi adı ile anılan bu bozukluğun klinik özellikleri; empati yoksunluğu, tek yönlü sosyal ilişki, arkadaşlık kuramama, monoton konuşma, sözel olmayan iletişimde kısıtlılık, garip konulara (örneğin hava durumu, TV istasyonları, haritalar…) özel ilgi, sakarlık, garip duruş diye bilinmektedir. Sosyal ve duygusal alandaki kısıtlılıkları nedeni ile otistik bozukluklara benzemesine rağmen, lisan gelişiminin normal olması ve entellektüel kayıp taşımaması ile otizmden ayrılmaktadır. Ancak yine de yüksek düzeyli otistiklerle ayırımının kolay olmadığı bilinmektedir. Sıklıkla erkeklerde görülmektedir. Son zamanlarda kız olgular da bildirilmektedir.
Asperger teşhisi konmuş çocuklar eğitim konusunda özel bir zorluğa sahiptir. Asperger Sendromu (AS diye kısaltılacak) teşhisi konmuş çocuklar arkadaşlarınca eksantrik ve acayip olarak değerlendirilir. Sosyal yeteneklerindeki beceriksizlik nedeniyle günah keçisi haline getirilirler. Sakarlıkları ve anlaşılması güç konulara takıntı derecesindeki ilgileri “acayip” olarak tanımlanmalarını artırıcı rol oynar. AS’lı çocuklar insan ilişkilerini ve sosyal olayların (gelenek görenek gibi) kurallarını anlamamaları nedeniyle naif ve sağ duyularının olmaması nedeniyle de göze batarlar. Esnek olmamaları ve değişikliklerle başa çıkamamaları onları duygusal olarak kırılgan ve strese kolay maruz kalan bir hale sokar. AS’lı çocuklar ortalama ve daha üstü zeka seviyesindedir ve süper hafızaları vardır. Tek bir konuya eğilip onun peşinden koşmaları da ileriki yaşamlarında büyük başarılara neden olabilir.
AS, otizmin çok uç (higher end) bir bozukluğu olarak düşünülmektedir. Bu bağlamdaki kişilerle kıyaslandığında düşük fonksiyonlu otistik çocuk kendi dünyasında yaşar, yüksek fonksiyonlu otistikler bizim dünyamızda ama kendi yöntemiyle yaşar. (Van Krevelen, 1991)
Doğal olarak AS’lı tüm çocuklar aynı değildir. Her birinin kendine özgü kişiliği vardır. Tipik semptomlar kişiye özgü şekillerde tezahür eder.
Aşağıda Asperger Sendromunu belirleyen 7 tanımlayıcı özellik sıralanmaktadır.
Aynılıkta Israrcılık:
AS’lı çocuklar küçük değişikliklerin hakkından gelemez, çevresel stres faktörlerine karşı aşırı duyarlıdır ve bazen ritüellerle ilgilenirler. Endişelidirler, kendilerini bekleyen şeyin ne olduğunu bilmezlerse takıntı derecesinde endişe duyarlar. Stres, aşırı yorgunluk ve duygusal yüklenmeler karşısında kolaylıkla dengelerini kaybedebilirler.
Sosyal Etkileşimin Zararı:
AS’lı çocuklar sosyal etkileşimin karmaşık kurallarını anlamada yeteneksizlik gösterirler. Naif ve çok fazla ben merkezcidirler. Fiziksel temastan hoşlanmayabilirler. Şakaları anlamazlar. Ses tonları doğal değildir. Uygun olmayan bakışları ve beden dilleri vardır. Hassas ve zarif değillerdir. Sosyal ipuçlarını yanlış değerlendirirler. Sosyal mesafeyi değerlendiremezler. Konuşmaya başlamada ve sürdürmede yeteneksizdirler. Konuşmaları gelişmiş ama iletişimleri zayıftır. Konuşma stilleri kimi zaman fazla yetişkinvaridir ve “küçük profesör” diye nitelendirilebilirler. Kolaylıkla kullanılabilirler (başkalarının yalan söyleyebileceğini veya aldatılabileceklerini algılayamazlar) ve genellikle sosyal dünyanın bir parçası olmak için istekleri vardır.
Sınırlı ilgi alanı:
AS’lı çocukların tuhaf ilgileri veya acayip, yoğun tutkuları (alışılmadık şeyleri saplantı halinde biriktirme gibi) vardır. İlgi alanları konusunda insafsızca konferans verme eğilimindedirler; bu konularda tekrarlayan sorular sorarlar; fikir üretmekte problemleri vardır; diğerlerinin isteklerine aldırmaksızın kendi eğilimlerini takip ederler ve bazen de kendi kısıtlı ilgi alanları dışında kalan herhangi bir şeyi öğrenmeyi reddedebilirler.
Zayıf Konsantrasyon:
AS’lı çocuklar sıklıkla içlerinde gelen uyarılarla yapmakta olan işlerden uzaklaşırlar. Deorganizedirler. Sınıftaki aktivitelere sürekli odaklanma konusunda zorlanırlar ( bu çoğunlukla dikkat eksikliğinden değil, odağın acayipliğindendir; AS’lı yetişkinler ise ilgili olanın ne olduğunu bulup çıkaramaz, dolayısıyla dikkat ilgisiz uyaranlara odaklanır); hayal alemine dalmaktan daha yoğun bir şekilde kendi karmaşık iç dünyalarına çekilme eğilimindedirler ve grup halinde öğrenmede zorluk çekerler.
Zayıf Motor Koordinasyon:
AS’lı çocuklar fiziksel olarak beceriksiz ve sakardır. Kaskatı ve beceriksizce yürürler. Motor yetenek gerektiren oyunlarda başarısızdırlar. İnce motor bozuklukları da varsa kalem tutmada problemler ve yazı yazma hızının düşük olması ve çizim yeteneklerinin etkilenmesi görülebilir.
Akademik Zorluklar:
AS’lı çocuklar genellikle ortalama ile ortalama üstü zekaya sahiptir (özellikle sözel açıdan) ama yüksek düzeyde düşünme ve anlama yeteneğinden yoksundurlar. Düz ve yalın olma eğilimindedirler. Hayalleri somuttur, soyutlamaları ise zayıftır. Titiz, kılı kırk yaran konuşma stilleri ve etkileyici kelime hazineleri hakkında konuştukları şeyi anladıkları gibi yanlış bir izlenim verir. Oysa ki gerçekte onlar sadece okuduklarını veya duyduklarını papağan gibi tekrar etmektedirler. AS’lı çocuk çoğunlukla mükemmel bir hafızaya sahiptir, fakat bu mekaniktir. Bir video gibi kurulma sırasına göre çalışır. Problem çözme yetenekleri zayıftır.
Duygusal Yaralanma (İncinme):
AS’lı çocuklar normal eğitimlerini tamamlayacak zekaya sahiptir. Fakat çoğunlukla sınıfın istekleri ile başa çıkacak duygusal güce sahip değildir. Bu çocuklar esnek olmamaları nedeniyle kolaylıkla strese girerler. Kendine güvenleri düşüktür. Sıklıkla kendilerini eleştirirler ve hata yapmayı tolere edemezler. AS’lı yetişkinler özelikle adolesan çağındakiler depresyona yatkındır. (AS’lı yetişkinler arasında depresyon oranı yüksektir.) Öfke reaksiyonları/sinirlilik, stres ve aşırı endişe durumlarında yaygın bir dışavurumdur. AS’lı çocuklar nadiren rahattır. İşler onların katı bakış açısı doğrultusunda gitmediği zaman kolaylıkla etkilenirler.
* AS’lı adolesanların depresyona özellikle eğilimli olduklarından haberdar olun. Bu çağda sosyal yeterliğe çok değer verilir. AS’lı öğrenci diğerlerinden farklı olduğunun ve normal ilişki kurmakta zorluk çektiğinin farkına varır. Akademik çalışma genellikle daha soyut bir hale gelir ve AS’lı öğrenci ödevlerini daha zor ve karmaşık bulur. Vakaların birinde öğretmenler AS’lı adolesanın artık matematik dersinde ağlamadığını ve dolayısıyla daha iyi başedebilmeye başladığını düşünmüştü. Oysa gerçekte daha sonraki matematik derslerinde katılımın ve verimin azalması ile anlaşıldı ki çocuk matematikten kurtulmak için kendi iç dünyasına kaçmıştı ve aslında hiç başedemiyordu.
* AS’lı adolesanın günde en azından bir kez kontrol edilebilmesi için bir görevlinin belirlenmesi kritik öneme sahiptir. Bu kişi onunla her gün biraraya gelerek ve diğer öğretmenlerin gözlemlerini toplayarak ne kadar iyi başa çıkıp çıkamadığını tayin etmelidir.
* Özel bir alanda zorluklar görüldüğünde akademik yardım almalıdır. Başarısızlığa karşı bu çocuklar daha çabuk etkilenerek reaksiyon gösterebilirler.
* Duygusal olarak çok kırılgan AS’lı çocuklar özel eğitim sınıfında kişiselleştirlmiş akademik programa gerek duyabilir. Bu çocuklar kendilerini üretken ve yeterli görebilecekleri bir öğrenme ortamına ihtiyaç duyar. Bu nedenle ödevlerini tamamlayamadığı , konseptleri kavrayamadığı bir yerde tutmak içe kapanmalarını artırıp depresyonun basamaklarını hazırlar. Bazı durumlarda özel eğitimden ziyade bir kişisel yardımcı belirlenmelidir. Bu yardımcı etkin bir destek, yapılanma ve istikrarlı geri bildirim sağlar.
Aspergerli çocuklar çevresel stres faktörleri altında kolaylıkla ezilirler ve kişilerarası ilişki yetenekleri nedeniyle öylesine derinden etkilenirler ki bu da duygusal yaralanma ve zor bir çocukluk izlenimi yaratır. (Wing 1981). Everard’a (1976) göre bu gençler sorunsuz akranları ile kıyaslandıklarında önce çok farklı olduklarını sonra dünyayı tavizsiz ve beklentilere uygun bir hale getirmek için ne büyük çaba gösterdiklerini farkederler.
Öğretmenler, AS’lı çocukların etraflarındaki dünya ile işbirliği yapmayı öğrenmelerinde can alıcı rolü oynarlar. Çünkü AS’lı çocuklar genellikle endişelerini ve korkularını ifade edemezler. Onların güvenli iç dünyaları yerine bilinmez dış dünyada yaşamalarını sağlamak ve buna değeceğini göstermek yetişkinlere düşer. Okulda bu gençlerle çalışan profesyoneller onlarda eksik olan dış yapılanmayı, organize olmayı ve tutarlılığı sağlamak durumundadır. Sadece akademik başarıları için değil aynı zamanda diğer insanlardan yabancılaşma hislerini azaltmak ve günlük yaşamın alelade istekleri karşısında daha az ezilmelerine yardımcı olmak açılarından da Asperger sendromuna sahip kişilere yaratıcı öğretme stratejileri gereklidir.

Asperger Sendromu

Hakkında Merak Ettiklerinizi Bize Sorun

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • Instagram

Tebrikler Mesajınız Bize Ulaştı!

bottom of page